24 Aralık 2012 Pazartesi

Bir Ses Böler Geceyi - 2012




Sadece inançla yaşanır mı?

Film bir kazayla başlar; üniversitede araştırma görevlisi Süha’nın arabasıyla bir köy mezarlığının duvarına çarpmasıyla... Gök yarılmışcasına yağmur yağmaktadır, Süha gecenin içinden geçen bir tabut görür, frene basar... Gözlerini açtığında bir köy mezarlığındadır... Kendini mezar taşlarının arasında bulan Süha, boş bir mezardan geçmiş yaşamına doğru ilginç bir yolculuğa çıkacaktır. Mistik, gizemli ve gerilim yüklü bir yolculuk.

Bu yolculukta, boş mezarın ölüsü Alevi genci İsmayil, kendini arayan Süha’ya rehber olacaktır. İsmayil’in yaşamı Süha için bir aynadır. O aynada Türkiye’nin yakın tarihini, 12 Eylül Darbesi’nin öncesini, darbe dönemini ve sonrasını görecektir. Ve o fırtınalar içinde kendi gençliğini.

İsmayil ise başlı başına inancın simgesidir. Gündelik yaşamın verdikleriyle yetinmeyen bir insan. Görünenin arkasındaki sıra erişmeye çalışan bir idealist. Bu sırra erişmeye çalışırken sırlara karışan bir inanç insanı...

Süha ile İsmayil’in farklı iki ömür serüveni, aynı arayışta hemhal olup, birbirine karışacaktır. Arayış, bilinmeyene değil, saf olana, güzele olana, iyi olanadır. Ki bu yolculuğun başladığı yerde de, yolda da, sona erdiği noktada da insandan başkası yoktur. Korkuları, cesareti, yanlışlığı, acizliği ve kahramanlığıyla insan. Çünkü, önemli olan yol değil, yolculuktur.

Sona eren yol, insanın varlığı değil, o mecradaki yolculuğudur. Yol aktığı sürece inanç da vardır. Kaybolan inançlar, yitirilen idealler, korkulardan, aşklardan, umutlardan yeniden doğacaktır. Çünkü insan yaşadıkça umut kaybolmaz.





Bir Ses Böler Geceyi - 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder